EN ÜST SEVİYEDE RAPOR YAZIMI: KARŞILAŞABİLECEĞİNİZ ZORLUKLAR
(Uzun yıllardır Premier Lig kulüplerinde Rakip/Maç Analisti olarak görev yapan PFSA üyesi bir profesyonel tarafından hazırlanmıştır.)
Bu makalede, futbolun en üst seviyesinde çalışırken rapor yazımı ve geri bildirim sağlamada karşılaşabileceğiniz bazı zorlukları ele almayı amaçlıyoruz. Futbolda kesin olan tek şey, tutarlı bir şekilde tutarsız olmasıdır! İşler günlük, hatta saatlik bazda gelişir ve değişir, ve bu durum sizi her zaman tetikte tutar.
ZORLUKLAR
Rapor yazarken karşılaşabileceğiniz bir takım zorluklar var, burada yaşadığım temel zorlukları ana hatlarıyla belirteceğim: gördüğünüz her şeyi söylemek yerine temel ayrıntıları seçme yeteneği, bilgilerinizi nasıl ileteceğinize karar verme, yeni bir teknik direktörün kulübünüze ya da hakkında rapor hazırlayacağınız rakip takıma yeni katılması, yoğun fikstürde çalışma, daha az bilinen Avrupa liglerinden taktik oyun görüntüleri almaya çalışmak ve düzenli olarak diziliş değiştiren bir rakibi analiz etmek.
Liste böyle uzayıp gidebilir. Gördüğünüz gibi, dikkate alınması gereken birkaç değişken var. Bu makale sırasında bu zorluklardan bazılarını daha derinlemesine açıklayacağız ve mümkün olduğunca ipuçları ve tavsiyeler vermeye çalışacağız. Bu zorluklarla yüzleşmek söz konusu olduğunda; esnek olmalı, açık fikirli şekilde çalışmalı ve mümkün olduğunca plan yaparak ilerlemelisiniz – böylece çok fazla yanlış yapmış olmazsınız. Nihai olarak neden orada olduğunuzu hatırlamak da gerçekten çok önemlidir: maçları kazanmalarına ve performanslarını artırmalarına yardımcı olmak adına takımınızdaki teknik direktörü, antrenörleri ve oyuncuları desteklemek için.
HANGİ DETAYLAR ÖNEMLİDİR?
Ne yazık ki, teknik direktör ve teknik heyet için hangi bilgilerin kilit öneme sahip olduğu konusunda basit bir doğru ya da yanlış cevap yoktur. Çeşitli teknik ekiplerin altında çalıştım ve hepsinin rakip analizi veya kendi takımlarının performansını gözden geçirme alanlarındaki beklentileri farklıydı. Teknik heyetinizle güçlü bir ilişki kurmanız, neye ihtiyaç duyduklarını kendi başınıza düşünmenizden ziyade onların gerçek ihtiyaçlarını öğrenmeniz adına hayati derecede önemlidir. Esnek olun ve yaptığınız işe adapte olmaya istekli olun, kimse kullanılmayan veya faydalı görülmeyen bir iş için saatler harcamak istemez.
Örneğin rakip analizini ele alacak olursak, oyunu iyi anlayan birinin muhtemelen bir rakibin maç sırasında yapmış olduğu her şeyi rapor edebileceğini düşünüyorum: kaleciden kısa pasla oyun kurma, bazen uzun toplarla forvet oyuncusuna oynama, savunma arkasına sarkma, pivot santrafora oynama, orta yapma, uzaktan şutlar ve dripling yapan kanatlar… Bu bilgilerin hepsi doğru olacaktır. Ancak, kendinizi raporu okuyan/dinleyen kişinin yerine koyarsanız, Barcelona’yla mı yoksa Barnsley’le mi oynayacaklarını bilmiyorlar! Kilit nokta; o takımın stilini en iyi temsil eden ayrıntıları seçmek, belki de ana özelliklerinin neler olduğunu veya oyunlarının size zarar verebilecek 1 veya 2 yönünü ortaya koymak.
Kulübünüze yeni bir teknik direktör geldiğinde, %95 ihtimalle bu bir yön ve anlayış değişikliği anlamına gelecektir. Daha önceki bölümde bahsettiğim gibi, yeni teknik heyetinizin ihtiyaçlarını olabildiğince çabuk kavramanız gerçekten çok önemli.
Daha önce yaptığınız işleri yeni teknik heyete göstermekten korkmayın, aynı zamanda onların isteklerine karşı yapıcı ve değişime istekli/açık olun. Hiçbir geçiş sorunsuz olmaz, süreç zaman içinde olumlu yönde gelişecektir – bu aşamalar bir anlık düzenlemeden ziyade bir yolculuk gibidir.
Siz yaklaşan maçtaki rakibinizi analiz ederken bu takıma yeni bir teknik direktör gelirse, muhtemelen o takımın önceki maçları sizin hazırlıklarınız için önemsiz hale gelecektir. Yeni teknik heyetin rakibinizi nasıl oynatabileceğine dair bir fikir vermesi için önceki takımlarını nasıl kurduğuna bakmak mantıklıdır. Bir teknik adam her zaman 4.4.2 dizilişini tercih ettiyse, 5.4.1 oynatmaya başlaması pek olası değildir. Duran topları her zaman adam adama markajla savunduysa veya direkt pasla oynatmaya yatkınsa, bu taktiklerin her ikisinin de yeni takımlarında uygulanması çok muhtemeldir.
DEĞİŞKEN DİZİLİŞLER
Son birkaç yılda, birçok takımın birden fazla diziliş ve sistemde eşit derecede rahat oynayabildiğini gördük. Teknik adamlar haftalık olarak diziliş değiştirmeye başladılar – hatta aynı maçın içerisinde ve birkaç kez! Bu durum, oynadıkları formasyona bağlı olarak farklı güçlü / zayıf yönler gösterebileceklerinden, biz analistler için farklı bir handikap oluşturmaktadır.
Rakibinizin, takımınıza benzer şekilde oynayan takımlara karşı oynadıkları maçları analiz etmeye çalışmak iyi bir fikirdir – bu, size nasıl bir taktikle yaklaşabileceklerine dair iyi bir gösterge olabilir. Bu takıma karşı oynadıkları önceki maçlar (teknik heyetlerinin aynı olması şartıyla), özellikle olumlu bir sonuç aldılarsa, sahada nasıl oynayabilecekleri konusunda gerçekten iyi bir fikir verecektir. Bazen bir takımın her maç için dizilişini değiştirmesinin belirli bir nedeni yoktur. Bu durumlarda, raporlarınızı arka 4’lü kurulum veya arka 5’li kurulum olarak ikiye bölmek iyi bir fikirdir – her ikisinin de güçlü/zayıf yönleri nelerdir? Ayrıca her zaman, dizilişten bağımsız olarak bir takımın özelliklerini karakterize edebilmenin, analizinize gerçekten yardımcı olabileceğini ve raporunuzda vermek istediğiniz mesaja netlik katabileceğini düşünmüşümdür (düzenlerle fazla körleşmek yerine). Örneğin, bir takım birinci bölgeden direkt paslarla çıkıyorsa ve her zaman defans arkasına sarkmaya çalışıyorsa, dizilişten bağımsız olarak bu tutarlı bir özelliktir. Tek fark, geride 4lü ile oynamak kanat geçişlerinde daha fazla alan demek iken ve geride 5li ile oynamak bloklar arasında daha fazla boşluk demektir. Yani raporunuz şöyle olabilir: kaleciden direkt uzun pasla oynuyorlar ve dizilişleri ne olursa olsun defans arkasına sarkmayı hedefliyorlar. Geride 4lü ile oynadıklarında geniş alanda, 5li ile oynadıklarında ise bloklar arası boş alan bırakıyorlar.