Tartışmasız bir gerçektir ki bugün futbolu, salt bir spor, sektör halini almış bir endüstri ya da keyifli vakit geçirmek bir araç olarak görmek oldukça hafife almak olur. Artık kitlelerin hayatına yön veren, aynı arkadaş grupları hatta aynı evin içinde bile güçlü rekabetleri yanında getiren bir silah olarak görmek yanlış olmaz. Bu yoğun ve güçlü rekabet ortamında giydiği formanın rengine bakmaksızın vurduğunun gol olmasını dilenen, sahada kanayan dizi her birimizin canını acıtan “her evin çocuğu” olabilmiş kaç tane futbolcu hatırlarsınız?
Bir sporcuyu sevmek için çok fazla nedeniniz olabilir: Yetenek, etkileyici bir hayat hikayesi, gönül verilen renklerin bayrak oyuncusu olmak ya da idol olarak seçilecek profesyonellikte geçirilmiş başarılı spor kariyerleri… Ancak bir filmi, şarkıyı olduğu gibi bir sporcuyu da özel kılan şey, hepimizin hayat serüvenlerinden bir kesit, gece karanlığında kurulan hayallerinden gülümseten bir an ya da profesyonelce tasarlanmış gelecek planlarından bir parçayı o sporcuda görmektir.
Her birimiz tutkuyla bağlı olduğumuz bu spora mahalle aralarında, parke taşlarının arasından topu geçirerek gol atarak başladık. Sırtımıza geçirdiğimiz formalarla kendi isimlerimizi yüksek sesle anons ederken hayallere daldık. Ancak bazıları vardı ki mucizelere imza atarak bu hayalleri gerçeğe taşıyabildiler. İşte onlar bu yolculukta yalnız kendi hayallerini değil, milyonların hayallerinden bir parçayı da gerçeğe doğru taşırlar.
Bugünlerde Ankara’nın Altındağ’ından yola koyulan bir kahraman, her birimizin hayallerini de omuzlayarak gerçeğe doğru vardırıyor. Rakip takımların en tutkulu olanları gururlanıyor, her birimizin evinden bir çocuk başarıyor…
Nesillerce hatırlanacak bu kahramanlık öyküsü bundan tam 18 yıl önce başladı. Arda Güler 25 Şubat 2005 tarihinde Anadolu bozkırında, Güler-Ümit Güler çiftinin oğlu olarak Ankara’nın şirin ilçesi Altındağ’da dünyaya geldi
.
Futbola İlk Adım:
Gençlerbirliği Yılları İlk keşfi oldukça ilginç ve tesadüfi bir hikayeye dayanan Arda, her çocuk gibi, Ankara Saime Naim İlköğretim Okulu’nun bahçesinde, ders arasında arkadaşlarıyla top koştururken, -bugünlerde hayatta olmayan- öğretmeni Mahmut Şafak’ın dikkatini çekmişti.
Durumdan haberdar edilen Gençlerbirliği akademi hocası Muzaffer Ciğerim, Arda’yı Gençlerbirliği seçmelerine dahil etti ve çok beğenilince Gençlerbirliği akademisine alındı. Yetenekleriyle kısa zamanda sivrilen Arda daha sonra TFF Ankara karmasına seçildi ve kaptan yapıldı. Böylece bu minik yetenek fark edilmiş oldu.
13 yaşına bastığında artık yetenekleri görünür hale gelen Arda, bir Süper Lig maçında yeşil sahaya ilk adımını “kenarından” attı. İlk kez 13 Şubat 2018 tarihinde Gençlerbirliği-Trabzonspor maçında top toplayıcılık yaptı. Bu karşılaşmayı hiç unutmadığı ifade eden Arda, heyecanını “Çok güzeldi. Çok heyecanlandım. Kalbim güm güm attı, sesini duydum. Trabzonspor bir penaltı kazandı. Kalecimiz Hopf’a sağ tarafa atla diye seslendim ve penaltıyı kurtardı.” şeklinde ifade ediyordu.
Bugünlerde forması dünyanın her yerinde olduğu gibi Madrid sokaklarında da sırtlara geçirilen Arda, yine aynı röportajında “Karşılaşma sırasında kendimi penaltı atan futbolcunun (Uğur Demirok) yerine koydum. Rakip penaltıyı kaçırdı, arkadaşlarıma da ‘Penaltıyı ben kullansam gol yapardım.’ dedim. Maç sonu 4 farklı futbolcudan forma istedim, hiçbiri vermedi.” diyordu.
Günlük 2,5 lira yevmiye aldıklarından geldiği rivayet edilen ve Anadolu’da akademide top koşturan genç futbolcular için kullanılan “ikibuçukluklar”dan olan Arda, bugünlerde hayranlıkla izlettiği oyun görüşünü, karar alma hızını o günlerde de ortaya koymuş olacak ki Gençlerbirliği taraftarı arasında topu hızlıca taç kullanacak oyuncuya ulaştırmasıyla ün yapmıştı. Hatta bazı yerel gazetelerde, “Asistin yarısı o ikibuçukluğa yazılmalı.” ve “Maçın adamı ikibuçukluk” şeklinde yorumlar yapılmışlığı bile vardı.
Gençlerbirliği yıllarında idolü olarak, formasını terlettiği Gençlerbirliği ve taraftarı olduğu Fenerbahçe’den bir idol seçen Arda, Gençlerbirliği’nde halefi, şimdilerde takım arkadaşı olan İrfancan Kahveci ve Fenerbahçe efsanesi Alex de Souza’yı idolü olarak belirlediğini söylemişti. Mevkisinde gelişiminde o dönem takım arkadaşı olan Stephane Sessegnon’un payı olduğunu da ekleyen Arda, “Hep onu izliyorum. Kendisiyle tanışma mutluluğunu yaşadım ve ondan ’10 numara’ olabilmenin sırlarını öğrendim.” diyordu.
Hayallerinin Forması: Fenerbahçe
Giyilen ilk forma, sevinilen ilk gol, babanın omzunda gidilen ilk maç… Hepimizin hayallerini süsleyen bir çift renk vardır. Ancak çok azının payına o formayı sırtına geçirip binlerin önünde top koşturmak düşer. Hayallerindeki formayı sırtına geçirdiğinde Arda 13 yaşındaydı.
Futbola ilk adımı olan Gençlerbirliği’ne gelişi gibi hayalindeki Fenerbahçe’ye gelişi de film gibi bir hikayeye sahne olan Arda’yı, Altınordu akademisindeki başarılarıyla tanındıktan sonra 2018 yılında Fenerbahçe akademisinde Altyapı Oyuncu İzleme Birimi sorumlusu olarak göreve başlayan Serhat Pekmezci’nin futbol gözüne borçluyuz.
Serhat Pekmezci, 2018 yılında Osmanlıspor-Gençlerbirliği u14 maçına, bir başka oyuncuyu izlemek adına Ankara’ya gelmişti. Hikayenin bundan sonraki kısmını Pekmezci’nin Haber Global’den Sercan Hamzaoğlu’na verdiği röportajdan okuyalım. “Gittiğim oyuncuyu bırakıp Arda’ya odaklandım. Oyun zekası, topa ilk teması, kinestetik zeka (bedeni doğru kullanma) vücut elastikiyeti, sahanın tamamını görebilme becerisi, kararını vermeden önce opsiyonların en doğrusunu kısa sürede seçebilmesi, paslarının şiddetinin hepsi doğuştan gelen bir yetenek olduğunu fark ettim. Arda’nın takımı o gün maçı 2-1 kaybetti, üstelik son 15 dakika bileğine aldığı darbeyle sakatlık yaşadı. Fakat maçı bırakmaması, takım kaybedince üzülmesi beni etkiledi.”
Çok etkilendiği Arda’yı İstanbul’a döner dönmez dönemin sportif direktörü Damien Comolli’ye raporlayan Serhat Pekmezci, beklediği sonucu alamamıştı. 10 gün geçmesine rağmen bir gelişme olmayınca Arda’nın görüntülerinden oluşan bir DVD hazırlayarak başkan Ali Koç’a sunmaya karar verdi. Sadece görüntüleri sunmakla kalmadı, Arda’nın Fenerbahçeliliğini, potansiyelini anlatarak başkan Koç’u ikna etti ve dönemin Gençlerbirliği başkanı Murat Cavcav ile temas kurularak 20 Şubat 2019’da transferin son gününde 150 bin Türk Lirası ve sonraki satıştan pay şartıyla transfer gerçekleşti. Arda ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı, ev tutuldu, ailesine iş bulundu, Fenerbahçe Koleji’ne kaydettirildi. Ankaralı Arda artık hayallerinin takımında, Fenerbahçeli Arda Gülerdi.
Hikayenin devamını Madrid’den Münih’e Paris’ten Barcelona’ya futbolla ilgilenen herkes biliyor ancak kısaca özetlemek gerekirse, Arda Güler ilk kez 19 Ağustos 2021 tarihinde daha 16 yaş 174 günlükken UEFA Avrupa Ligi play-off turunda HJK Helsinki karşısında forma giydi. O günden bu yana 51 maça çıktı ve 9 gol, 12 asistlik katkı sağladı. Ayrıca milli formayı ilk kez giydiği 19 Kasım 2022’deki Çekya maçından beri 4 kez milli oldu ve 1 gol attı.
Bir Dünya Devi: Real Madrid
Artık daha fazlasına gerek bırakmayacak cümleyi söylemenin vakti geldi: Dünya futbolunun lokomotifi, kimilerine göre gelmiş geçmiş en büyük olan, bir dünya devi, Los Galacticos Real Madrid bir Türk genci için tam 20 Milyon Euro’yu gözden çıkardı ve Arda Güler’i kadrosuna kattı.
Bugün her birimizin evinin oğlu, kardeşi, arkadaşı, Ankara’da okulunun bahçesinden yola koyulan çocuk, hepimizin hayallerini de bavuluna alarak gerçeğe vardırmak üzere.
Yürüyedur çocuk, hayallerimize sahip çık…
Soner Okuyucu