PFSA25

KODUYLA %25 YENİ YIL İNDİRİMİNDEN YARARLANMAK İÇİN

Gün
Saat
Dakika
Saniye

Avrupa Ligi – Haftalık Beşiktaş Analizi: Bodo/Glimt – Beşiktaş (Ulaş Aral)

Umudun Tükenirse Gökyüzüne Bak! 

 

Beşiktaş için eksiklere rağmen derbi galibiyeti sonrası moralli çıktığı bir deplasmandı. Özellikle ilk 35 dakikada sahaya yansıttığı baskı ve ilk 15 dakikadaki şok pres, bu özgüvenin ve doğru hazırlanmış bir planın en büyük göstergesiydi. Yazıya başlamadan önce vurgulamak gerekir ki Serdar Topraktepe ve ekibi bu mücadeleye çok iyi hazırlanmıştı. Ancak geriye düşüldükten sonra maalesef eldeki malzeme, karşılaşmanın gidişatını değiştirmek için yeterli olmadı. Bu durum, takımdaki eksikliklerin saha içinde daha belirgin hale gelmesine yol açtı. 

Doğru Roller ve Saha İçi Yerleşim 

Saha içi yerleşim ve oyunculara verilen doğru roller, bu maçta gerçekten dikkat çekiciydi. Hep söylediğim bir şeyi burada bir kez daha vurgulamak isterim: Bu kadronun söylendiği kadar yetersiz ya da kötü oyunculardan kurulu, tabiri caizse bir “enkaz” olduğunu düşünmüyorum. Ancak maalesef ki bu kadronun mühendisliği doğru yapılmamış. Daha önceden de vurguladığım gibi bu kadrodaki oyuncuların hepsi özel kullanıma muhtaç oyuncular, yani bir sisteme bağlı kalmadıkları sürece doğaçlama bir şekilde iyi performans gösterebilecek oyuncular değiller. Doğru planlama ve yapılandırmayla bu oyuncu grubunun potansiyelinin çok daha yüksek seviyelere ulaşabileceği açık bir şekilde görülüyor. 

Beşiktaş’ın Sahadaki Dizilişi ve İlk 35 Dakikadaki Planlama 

Beşiktaş’ın sahaya nasıl dizildiğini analiz etmek, maçtaki planlamayı anlamak açısından oldukça önemliydi çünkü bu mücadelede dikkat çekici detaylar vardı. İlk 11 açıklandığında, Onur Bulut’un Rashica gibi çizgi beki rolünde görev yapacağını düşündüm ve nitekim öyle de oldu. Bu rolünü 4 sahipsiz top kazanma ile maçın lideri olarak taçlandırdı. Sol çizgide ise Masuaku’nun rolünün Bahtiyar’a devredildiği, Rafa Silva’nın merkeze yaklaşarak iç koridorda daha etkin bir role büründüğü görüldü. 

Orta sahada, Musrati (5 pas arası ile üçüncü) alanını terk etmeden oyun disiplinini korurken; Emirhan (11 uzaklaştırma ile maç lideri) ilk baskıya çıkan isimdi. Savunmada Tayyip Talha, süpürücü rolünü başarıyla yerine getirerek 7 pas arası ile maç lideri oldu. Ndour’un prese yaptığı katkı ise Beşiktaş’ın kolektif yapısını güçlendirdi. Bu saha içi organizasyonu, hem savunmada hem de hücumda dengeli bir yapı kurarak etkili bir oyun sundu.


Bu organizasyon sadece savunmada değil; hücumda da Beşiktaş’a pozitif dönüşler sağladı. Özellikle Beşiktaş’ın sete oturduğu sekanslarda, Emirhan (12/16 uzun pas isabeti) ve Musrati (7/8 uzun pas isabeti) üzerinden kazanılan topların olumlu şekilde kullanıldığı görüldü. Ancak bu topların çizgideki oyuncular tarafından yeterince iyi değerlendirilememesi, hücum organizasyonunda bir eksiklik olarak göze çarptı. 



Başlangıç planında bana göre en kilit iki isim Gedson Fernandes ve Semih Kılıçsoy’du. Daha önce de sıkça belirttiğim gibi, merkezden uzaklaştırılmış bir Gedson Fernandes kadar tehlikeli bir oyuncu yoktur. Bu maçta da Gedson’un bu rolüyle etkili bir performans sergilediği görüldü. Önde ise topu tutabilen ve bağlantı oyununa katılan Semih Kılıçsoy, Beşiktaş’ın ilk 35 dakikada 1.23 xG  (Maç geneli 1.78 Beşiktaş) üretmesinde büyük rol oynadı. Bununla birlikte doğru pres şablonu sayesinde siyah-beyazlılar, aynı süreçte kalesinde yalnızca 0.22 xG (Maç geneli 1.77 Bodo Glimt) gördü. 

İlk 35 dakikalık bu etkileyici performans, doğru bir planlamanın sahada somut ve olumlu sonuçlar verebileceğinin en net kanıtıydı. 

Beşiktaş’ın Zihinsel Sınavı ve Gelecek Umudu



Beşiktaş için en büyük handikap, bireysel hatalardan kaynaklanan gollerin ardından yaşanan demoralizasyon ve bu süreçte rakibin güven kazanması oldu. Takım, saha içinde mental olarak gereken reaksiyonu veremedi ve ikinci yarının başında kaçan fırsatların ardından oyunun kontrolü tamamen kaybedildi. Bu durum, Beşiktaş’ın mental dayanıklılık anlamında geliştirmesi gereken önemli bir noktayı işaret ediyor. 

Ancak kim ne derse desin, ben son iki maçın kesinlikle kazanılabilecek olduğunu düşünüyorum. Bilbao gruptan çıkmayı garantiledi, Twente’nin ise iddiası kalmadı diyebiliriz. İlk 35 dakikadaki oyun, eksik oyuncular döndüğünde çok daha umut verici bir seviyeye ulaşabilir. Bu nedenle moral bozmaya gerek yok. Unutmayın, Beşiktaş bugün kuyuya düşer, yarın Mısır’a sultan olur!

 

Ulaş Aral



Bu Yazıyı Paylaşabilirsin!

X
WhatsApp
LinkedIn
Telegram
Facebook

Diğer Yazılarımız

PFSA İLE FUTBOL KARİYERİNE BAŞLA

Futbolda scouting eğitimlerinde dünya devi olan PFSA’nın kursları ile futbol kariyerinizde emin adımlarla yükselin!

BİLGİ ALMAK İÇİN: