Ligde üç namağlup takımdan biri olarak çıktığı karşılaşmaya Trabzonspor, taraftarı önünde galibiyet serisinin başlangıç maçı olarak görüyordu. Bu maça kadar 7 maçta yalnızca tek galibiyet alması hayal kırıklığı yaratırken, 6 beraberlik ile hiç bileğininin bükülmemesi hanesinde artı olarak gözüküyordu. Ligin henüz ilk maçı sonrası teknik adam değişikliğine giden Trabzonspor’da, kulüp efsanesi Şenol Güneş’ten yeni döneminde beklenti yalnızca puanlar toplaması değil; tecrübeli teknik adamın geçmiş referanslarından yola çıkarak pozitif, hızlı ve ofansif bir futbol görmekti. Ancak geride kalan 5 maçta Trabzonspor oyun ve skor olarak beklentilerin gerisinde kalmış, Başakşehir maçında bu beklentiye cevap verecek oyun ve galibiyet serisini başlatmak istiyordu.
Başakşehir ise lige ilk 4 maçta aldığı 3 galibiyet ve 1 beraberlikle iyi bir başlangıç yapmış, daha sonra oynadığı 4 maçta ise bu istikrarı sürdürememiş ve toplam 7 maçta 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet almıştı. Avrupa Konferans Ligi ile birlikte götürdüğü lig yarışında dar kadrosu ve yoğun maç temposuyla Başakşehir, deplasmanda alacağı galibiyet ile ligde üst sıralara yerleşmek istiyordu.
Şenol Güneş, göreve başladığından beri tercih ettiği 4-2-3-1 dizilişinden farklı bir tercih kullanmadı. Beklerde alışık olunan üzere Pedro Malheiro ve Eren Elmalı görev yaparken, stoper bölgesinde beklenilen aksine Lundstram sürprizi yaşandı. Savic’in yokluğunda sağ stoperde görev alan Mendy’nin tandem partnerinin stoper orijinli Serdar Saatçı olması beklenirken, Şenol Güneş sol stoperde orta saha karakterli John Lundstram’a görev verdi. Böylece Trabzonspor stoper tanemi iki orijin orta saha oyuncudan oluştu. Savunmanın önünde beklenen üzere Ozan Tufan ve Okay Yokuşlu oynarken, önlerinde Muhammed Cham görev aldı. İleri üçlüde ise sürpriz yaşanmaksızın; sağda Edin Visca, solda Denis Dragus ve santrfor Simon Banza görev aldı.
Sezon başından bu yana oyunun ofansif tarafında beklentilerin oldukça uzağında kalan Trabzonspor’da üç ana temel problem olarak göze çarpan; hücumda çok adamlı aksiyona geçememe, üçüncü bölgede topun hızının yavaş kalması ve oldukça etkisiz ön alan baskısı gibi sorunlar yine baş gösterdi. Bu üç ana problemin hemen hemen her maç baş göstermesi hücum organizasyonunlarından yoksun, bireysel yeteneklerin ön plana çıkmasına muhtaç ve seyir zevki açısından oldukça kısır bir takım görüntüsü vermesine neden oluyordu ve Başakşehir maçı da farklı olmadı.
Ligin maç başına ortalama %57.2 ile topla en çok oynayan takımı olmasına rağmen Trabzonspor; 90 dakikada ortalama 15,64 kez rakip cezasında topla oynayarak bu parametrede ligde 8. sırada yer aldı. Birinci ve ikinci bölgede sıkça topla oynamasına rağmen anlamlı ofansif aksiyonlar ortaya çıkaramamasının başlıca nedeni olarak; ikinci ve üçüncü bölgedeki hareketsizlik ve dolayısıyla topun dolaşım hızının düşük kalması söylenebilir. Hücum etkisizliğinden bahsederken Trabzonspor’un topsuz oyunundan bahsetmek gerekir. Gerek ön alan baskısında gerekse de sahanın herhangi bir bölgesinde kazanılan topun ardından hücuma geçişte hücum oyuncularının topsuz koşularından yoksunlukları rakip savunmaların yerleşimi için bolca zaman tanırken, Trabzonspor’u hücum anlamında oldukça ön görülebilir bir takım olmasına neden oluyor. Yaşı gereği atletizmini büyük oranda yitirmiş Edin Visca, oyun karakteri olarak rakibini karşısına alarak bire bir oyunuyla öne çıkan Denis Dragus ve pivot özellikleri ve servisçi/mobil santrfor özellikleri sınırlı olan ‘kutu golcüsü’ Simon Banza üçlüsü ile arkadan yaratıcılık desteğinde bulunması beklenen Muhammed Cham’ın, hücum organizatörü rolünden çok, ‘iyi işleyen bir hücum takımının iyi bir tamamlayıcı oyuncusu’ rolüne yatkınlığı bir araya geldiğinde, ahengi henüz oturmamış bir Trabzonspor ortaya çıkıyor. Tüm bu sebeplerle, bir organizasyon takımı olmaktan uzak, Visca gibi oyun zekası yüksek, Dragus gibi bire birde adam eksiltme özelliği bulunan ve Simon Banza gibi ceza sahası bitiriciliği üst düzey oyuncularının bireysel yetenekleriyle sınırlı bir Trabzonspor hücum ‘plansızlığı’ izledik.
Sezon başından beri 5 farklı stoper tandemiyle oynayan Trabzonspor’un savunma organizasyonunu değerlendirmeye bu noktadan başlamak gerekiyor. Bu anlamda oldukça istikrarsız bir görüntü veren Trabzonspor’da Başakşehir karşısında, birlikte oynama alışkanlığının bulunmamasının ötesinde, orta saha orijinli iki oyuncu olan Mendy-Lundstram ikilisini izledik. Başakşehir maçında Trabzonspor’da en çok hava topu mücadelesi kazanan 4 oyuncunun hücum oyuncuları Simon Banza ve Muhammed Cham, orta saha oyuncusu Ozan Tufan ve bek oyuncusu Eren Elmalı olduğu ve en çok ikili mücadele kazanan 4 oyuncusunun üçünün ise yine hücum oyuncuları Denis Dragus, Muhammed Cham ve bek oyuncusu Pedro Malheiro olduğu göz önüne alındığında, stoper karakterli oyuncularla oynamamanın savunma organizasyonuna negatif etkisi olduğu çıkarımını yapmak yanlış olmaz.
Bunun yanında Trabzonspor’un sezonun geri kalanına oranla bakıldığında takım savunması anlamında daha pozitif bir görüntü verdiği söylenebilir. Ligde bire bir mücadeleyle top kazanma parametresi bakımından maç başına 58.8 ile 16. sırada yer alan Trabzonspor, temassız oyunu ve topsuz oyunda rakibe mesafeli kalışıyla göze çarparken, Başakşehir karşısında daha temaslı bir topsuz oyun ile karşımıza çıktı. Geride kalan son 5 maçta maç başına ortalama 12.1 yararlı faul yapan Trabzonspor, Başakşehir karşısında 18 yararlı faul yaparak bu parametrede en yüksek sayıya ulaştı. Bu anlamda daha temaslı bir savunma oyunu oynadığı söylenebilir.
Pozisyon alma bakımından ise özellikle topsuz oyunda Okay Yokuşlu’nun daha çok derinde, savunma çizgisinin birkaç metre önünde konumlanması, Trabzonspor’a savunma yerleşiminde rakibe göre sayısal bir üstünlük kazandırdı. Özellikle bu oyuncunun temaslı oyunuyla, özellikle rakip orta sahaya kurulan fiziksel üstünlük sayesinde, bu maça kadar maç başına ortalama 72,7 top kazanma ile oynayan Trabzonspor, bu maçta 86 kez top kazandı.
Abdullah Avcı’nın sıklıkla kullandığı, beklerden birini merkeze doğru çekerek savunmayı üçlemesiyle birlikte diğer bek oyuncusu üzerinden oyun kurulumunun, Şenol Güneş’in göreve başlamasından sonra yerini daha merkezden delme çabasına bıraktığını görmüştük. Bu maçta da Trabzonspor’un hem oyun kurulumunda hem de kazandığı toplarla yakalamaya çalıştığı geçiş hücumlarının olgunlaşmasında rakibi merkezden delme çabasında olduğunu gördük. Maç verilerine yansıdığını da gördüğümüz bu planı, Trabzonspor’da en çok pas yapan dört oyuncunun birinci ve ikinci bölge merkezlerinde pozisyon alan Lundstram, Mendy, Okay Yokuşlu ve Muhammed Cham olması doğruluyor. Ayrıca en sık yapılan pas kombinasyonun Lundstram-Mendy olması da bir başka doğrulayıcı faktör olarak dikkat çekiyor. Bu ikili arasında toplam 25 kez pas alışverişi olduğu görülüyor.
Trabzonspor’un zaafiyetlerinden birinin hem yerleşik hücum ederken hem de kazanılan topların ardından topun hızının ve dolayısıyla rakip kaleye iniş hızının düşük kalması olduğundan söz etmiştik. Pozitif geçişte, kazanılan toplardan sonra Trabzonspor’un rakibin savunma yerleşimine zaman tanıdığını söylemek yanlış olmaz. Bu durum Trabzonspor hücumlarını ön görülebilir kılarken savunması kolay bir takım haline getiriyor. Trabzonspor, topa sahip olduğu dakikalar göz önüne alındığında dakika başına 14,3 pas ile bu alanda ligde 3. sırada bulunurken, 4-2-3-1 diziliminin final üçlüsü; sağ-sol kenar oyuncuları ve santrfor oyuncusuna atılan pas sayısında maç başına ortalama 55,5 pas ile ligde lider konumda bulunuyor. Ancak bu topa sahip olma verilerin rağmen Trabzonspor, maç başı anahtar pas sayısında 1,76 ile ligde 18. sırada yer alırken şut başına gol beklentisinde 0,097 ile son sırada yer alıyor. Bu yüksek topa sahip olma verilerine rağmen Trabzonspor’un gol noktasındaki etkisizliği, Başakşehir maçında da rakip kaleye inerken rakibin savunma yerleşimine çok fazla zaman tanıması, ön görülebilir bir hücum takımı ve dolayısıyla savunması kolay bir ekip olmasına dayandırılabilir.
Trabzonspor PPDA (rakip takıma hücuma çıkarken yaptırılan pas sayısı) parametresinde 8,22 ile ligin son sırasında yer alıyor. İlk bakışta oldukça olumlu bir özellik gibi görülse de xGA (yenilen gol beklentisi) parametresinde 13,04 değeriyle ligde 9. sırada yer alması, kalesini pozisyona kapatan bir takım olmadığını gösteren Trabzonspor’un, rakipleri direkt hücumlarla kalesine indirebildiğini gösteriyor. Başakşehir maçında yerleşik savunmadaki temaslı ve rakibe fiziksel üstünlüğü sağladığı savunma oyununa rağmen, birinci ve ikinci bölgedeki boşlukların derin olduğu görüldü. Bu sayede ligin rakip kaleye inme hızı düşük takımlarından biri olan Başakşehir’in Trabzonspor kalesine hızlı hücumlarla, az pas yaparak inebildiği görüldü. Ancak diğer maçlara oranla daha temaslı savunma oyunu ve daha doğru savunma duruşu sayesinde Başakşehir’e kaybedilen toplardan tek şut imkanı tanıdı. Trabzonspor adına savunma geçişi anlamında maça dair en pozitif noktanın, rakibin şut çekmesine neden olan top kaybının yalnızca 1 olması söylenebilir. Öyle ki bu sayede Başakşehir’in maçtaki gol beklentisi 0,42’de kaldı.
Trabzonspor’un bu sezon gol opsiyonlarından birinin duran toplar olduğun söylemek yanlış olmaz. Zira ligde kaydettiği 7 golün 3’ünü duran toplardan kaydeden Trabzonspor, özellikle Şenol Güneş ile birlikte korner atışlarında büyük oranda ön direğe kesilen topların arkaya, altı pas içine düşürülmesi organizasyonunu denedi. Bu organizasyon ile Hatayspor maçında 1 gol de bulan Trabzonspor, Başakşehir maçında ise duran toplardan hücum olarak ciddi verim alamadı. Duran toplardan toplam gol beklentisi 0,72’de kaldı. Savunma tarafı için de benzer ifadeleri kullanmak mümkün. Başakşehir’in duran toplarda sıklıkla tercih ettiği altı pas-penaltı noktası çemberinde, özellikle yüksek toplarda iyi gözüken Trabzonspor, duran toplardan rakibine yalnızca 0,49 gol beklentisi şansı tanıdı.
Trabzonspor, puan sıralamasında bulunduğu sıralama ile doğru orantılı olmayan bir oyuncu kalitesine sahip bir ekip. Gerek kadro mühendisliğine dair hatalar gerekse de takımın içinde bulunduğu mental durum sebebiyle oyuncu grubunun vaadettikleri sahaya yansıyor gibi gözükmüyor. Bu nedenle Trabzonspor’un mevcutta rakiplerine nazaran daha iyi yaptığı, güçlü diyebileceğimiz bir özelliği bulunmuyor.
Trabzonspor’un başlıca zayıf özelliği olarak modern futbolun en büyük gereksinimlerinden biri olarak görülen hız ve dinamizmi gösterebiliriz. Takımın mevcut fizik kalitesiyle doğrudan ilgili olan bu zaafiyet, hem toplu hem topsuz oyunda Trabzonspor’un hanesine eksi olarak yazılabilir. Hücuma çıkışta oldukça ağır, topu hızının düşük olduğu ön görülebilir bir takım olmasının yanında, yine hızlı geçiş hücumlarında hücum oyuncularının statikliği, ikinci bölge oyunlarında pas alışverişinde bulunan oyuncuların kendilerini demarke pozisyonlara atmaksızın statik kalışı gibi dinamizmden uzak alışkanlıklardan bahsedilebilir.
Savunmaya geçişte ise hem temaslı oyundaki geçirgenliği ve dönüş temposunun rakibin hücuma çıkış temposunun altında kalması, Trabzonspor’un kalesini de tehlikeye açık hale getiriyor.
Soner Okuyucu